Melih Tanrıverdi, Halk TV’den gazeteci İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtladı. Kuruluş maksatlarının İslam ülkelerinde resmi güçlere eğitim, danışmanlık ve donatım hizmeti vermek olduğunu söyleyen Tanrıverdi, tedhiş, bombalama, gayrı nizami harp ve öbür eğitimleri yabancı ülkelerde verdiklerini, Türkiye’de verebilmelerinin mümkün olmadığını söyledi; “Türkiye’deki mevzuat yabancı silahlı kuvvetleri getirip eğitmemize müsaade vermiyor” dedi.
“MEVZUAT MÜSAİT DEĞİL”
Türkiye’de kamp kurmayı ve eğitim vermeyi Ulusal Savunma Bakanlığı’ndan talep etme nedenlerini şöyle açıkladı:
“Neden? Biz pazarlamaya birinci başladığımızda Malezya Emniyeti’nden talep geldi. Dediler ki, ‘Nerede yapılacak?’ Tabi ki Malezya’da. ‘Bizim eğitim verebileceğimiz yerimiz yok’ dedik. ‘Biz bu eğitimleri İngiltere’de alıyoruz, özel şirketler var. Birebir kaidelerde olursa sizden alırız’ dediler. Biz de istedik.
(Neden yer vermediler?) Mevzuat müsait değil. Değişiklik önerdik. Savunma Sanayi Güvenliği Kanunu, silah ve mühimmat alım satımını düzenlemiş. Fakat yarın savunma sanayi, güvenlik, stratejik danışmanlık ve özel askeri eğitim şirketi olur diye düşünmemiş.”
“BUGÜN SİLAHLI KUVVETLERİNE HİZMET SUNDUĞUMUZ ÜLKELER VAR”
Gayrimüslim ülkelerde askeri eğitim vermeyi tercih etmediklerini, oralara pazarlama faaliyeti yürütmediklerini söyleyen Tanrıverdi, “Şu ana kadar 20-25 ülkeye proje ürettik. Bugün silahlı kuvvetlerine hizmet sunduğumuz ülkeler var” diye konuştu. Tanrıverdi eğitim içeriğini de, “Temel özel kuvvet eğitimi. Su altı, su üstü, kara ve hava eğitimleri” olarak açıkladı.
“UKRAYNA’NIN TALEBİ VAR”
“Hizmet vermeyi kabul ettiğimiz ülkelerle ilgili talep geldiğinde Ulusal Savunma Bakanlığı’na, Dışişleri’ne, MİT’e ve Cumhurbaşkanlığı’na ‘Uygun mu?’ diye yazıyoruz. Yalnızca bir ülke için ‘Olmaz’ denildi. Kabul etmeyecekleri bir şey yapmıyoruz. Şu an Ukrayna’nın talebi var. Biz sorduk” diye konuşan Tanrıverdi, şunları kaydetti:
“Türkiye’den satın almayı istediği eserler var. Silah tabi. Yetki dokümanı gönderdiler. ‘Sizin üzerinizden almak istiyoruz. Görüşmeleri ilerletemiyoruz’ dediler. Ne olduğunu anlamak için yazılı başvurduk. Pazartesi randevu talep ettik, cuma Kılıçdaroğlu buradaydı.”
“RUSYA İLE HASIMIZ, GİTTİĞİMİZ ÜLKELERDE ONLAR DA PAZAR KAPMAYA ÇALIŞIYOR”
Şimdi karşılık gelmediğini söyleyen Tanrıverdi Ukrayna ismine başvuranın da Savunma Sanayi Lideri olduğunu belirtti. Tanrıverdi, Rusya’nın silah isteyip istemediği istikametindeki soruya da, “Rusya ile hasımız. Gittiğimiz ülkelerde Rusya da pazar kapmaya çalışıyor. Biz çekişiyoruz. Ben kaparsam ülkeyi Türkiye’ye bağladım demektir” diye cevap verdi.
BM RAPORUNDA SADAT’IN LİBYA’DAKİ FAALİYETLERİ GEÇİYOR
Tanrıverdi, “Direniş örgütlerine ya da defacto devletlere eğitim ve silah veriyor musunuz?” sorusuna, “Hayır” diye karşılık verdi. Çatışma bölgelerinde rol almadıklarını tabir den Tanrıverdi, BM raporunda Libya’da SADAT’ın faaliyetlerinin geçmesiyle ilgili olarak da şunları söyledi:
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu, özel şirkete yazı müellif mı ya! ‘Sizinle ilgili haberler çıkıyor. Libya’da ne yapıyorsunuz?’ diye yazdı. Libya’da 2013’te geliştirdiğimiz projelerin olduğunu, lakin bunların Libya’da askeri ambargoyu delmediğini, çalışmaların Libya’nın karışmasıyla rafa kaldırıldığını yazdık. 500 sayfalık raporda bizden bir paragraf bahsedildi. ‘SADAT hakkında çok önemli tezler bulunmaktadır, şirket reddediyorsa da’ diye.”
Tanrıverdi, “Suriyelilerin Libya’ya taşımasında rolünüz var mı?” sorusuna da, “Yok o denli bir şey. Paramiliter kuruluş değiliz” diye karşılık verdi.
Tanrıverdi ayrıyeten şu sorulara karşılık verdi:
“Kardeş kuruluşunuz olan Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin İslam Konfederasyonu Anayasası, bir devlet dizaynını andırıyor.
ASSAM mevzuat taslağı oluşturma jimnastiği yapan bir think-thank. Farklı yapılara sahip ülkeler birebir potada nasıl birleştirilebilir, bunun idmanını yapıyor.
Devletin ismi, Asrika. Biçimi, konfederal cumhuriyet. Meğer çatı kuruluşların ne ismi devlet olur, ne de onlar kendilerini cumhuriyet olarak tanımlar. Bunu kurmak için Türkiye’nin anayasal yapısını değiştirmek gerekir.
Bu bir fikir jimnastiği. Mesela, ABD dediğimiz vakit…
O bir devlet.
Lakin birçok devletten oluşuyor. İllaki AB, ABD, Rusya üzere olsun demiyoruz. Akademisyenler çalışsın. Tartışılsın, değerlendirilsin.
Türkiye, bu metne imza atarsa anayasal nizamından vazgeçer.
O denli bir hedefimiz ve çalışmamız yok. Türkiye’nin üniter yapısı, laiklik asılları, demokratik durumu değişsin; bu türlü bir amacımız yok.
Laiklik değişsin demiyor musunuz?
Hayır, demiyoruz.
İslam ülkeleri çatışmalı coğrafyalar. Alacağınız konum, misal Suriye’de silahlı muhalifleri, Mısır’da Müslüman Kardeşler’i destekliyor olmanız, bana nazaran Türkiye’nin çıkarına ziyan verir. Bu ulusal güvenlik riski oluşturuyor.
Biz Türkiye’nin önünü açacak projeler geliştiriyoruz. Bir devir Türkiye terörden boğuluyordu. Bizim ürettiğimiz projelerle Türkiye istikrara kavuştu.
Hangi projelerle?
ASDER ve ASSAM’ın çalışmalarıyla terörle uğraş konsepti değişti 2016’dan sonra.
TSK’nın 5 bin yıllık geçmişi var. 10 yıllık dernek 5 bin yıllık orduya çekidüzen mi verdi? Sahiden TSK’ya biçim verdiğinizi mi düşünüyorsunuz?
Biz vermedik.
Kararlarımız hayat buldu ve terör çözüldü diyorsunuz.
Yani, evet. ASDER, 2000’den beri çalışıyor. Hükümet 2016’dan itibaren dedi ki, “Tespitleriniz çok isabetli, tespitlerinize nazaran düzenlemeler yapılırsa…”
Bu yolla terörü durdurduğunuzu mu söylüyorsunuz?
Niçin 2016’dan sonra birden teğe Cumhurbaşkanı, Adnan Tanrıverdi Paşa’yı başdanışmanlığa atadı?
Hangi tavsiyeleriniz tesirli oldu?
Genelkurmay’ın Ulusal Savunma Bakanlığı’na, jandarmanın İçişleri’ne bağlanması.
Bu yalnızca ASDER’in değil, çok farklı kesitlerin de görüşüydü.
O vakit onların dillendirdiği şeylere tercüman olmuşuz.”
