HDP Eş Genel Lider Yardımcısı Tayip Temel, partisinin cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik tavrına ait açıklamalarda bulundu.
Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP eş genel lideri Selahattin Demirtaş yahut eşi Başak Demirtaş’ın adaylığının şimdi gündemlerinde olmadığını tabir eden Temel, muhalefetin ortak adayının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a misal bir aday olacağı durumda kendi adaylarını çıkaracaklarını söyledi.
BBC’den Ayşe Sayın’a konuşan HDP’li Temel, millet ittifakını ”Aslında uzun müddettir şu değerlendirmeyi yapıyoruz: Bir akıl millet ittifakını da adeta iktidar üzere kilitlemeye çalışıyor. Yani ırkçı, milliyetçi ve kimi bölümlere özel düşmanlık besleyen hisleri ki buna Kürtler, bayanlar dahil bir hassasiyet oluşturma ismine öbür bloğa benzeştirmeye çalışıyor. Münasebetiyle millet ittifakı, kendi farkını, iktidar karşısındaki alternatifini bu nedenle yeteri kadar oluşturamıyor, programa dönüştüremiyor” tabirleriyle eleştirdi.
Bunda UYGUN Parti’nin, kodları sebebiyle çok besbelli bir rolü olduğunu belirten Temel CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu da eleştirdi. Temel, “Eşeğini yoksula kaybettiriyor evvel, sonra da bulduruyor ve sevindiriyor misali, ‘iktidarın neden olduğu ağır ihlaller bitecek demek’ bir tahlil değil. Bu biraz Sayın Kılıçdaroğlu’na dair eleştirimizdir. Yani Demirtaş’ın özgür bırakılması çok istediğimiz ve yılmadan uğraş ettiğimiz bir şey. Demirtaş ve tüm arkadaşlarımız…Ama bu bir tahlil değil, iktidarın neden olduğu bir sorunu doğal olarak çözmek oluyor” dedi.
Temel ayrıyeten partilerinin kapatılması muhtemelliğine karşı bütün tedbirleri aldıklarını ve seçmenlerini partisiz bırakmayacaklarını, olası siyasi yasaklara karşı da “800-1000’e yakın isim havuzu” oluşturduklarını açıkladı.
‘ERDOĞAN’DAN DAHA AZ MAKUS BİRİNİ DE TERCİH ETMEK ZORUNDA DEĞİLİZ’
Temel, “Siz kendiniz bir seçim ittifakı yapacağınızı açıkladınız. Lakin cumhurbaşkanlığı konusunda ortak aday arayışı var. Siz daha net bir hal koymadınız. Adaylık konusunda tavrınızı açıklamak için neyi bekliyorsunuz?” sorusuna ise şu karşılığı verdi:
“Biz tavır evrakımızda aslında bu soruların bir halde önümüze geleceğini öngörerek halimizi açıkça aşikâr etmiştik. O da şuydu: Biz parlamento seçimlerinde güç olmayı, her iki bloğu da sayısal olarak kilitleyen bir gücüz. Bizsiz adım atılamaz bir tablo oluşturma konusunda iddialıyız. Ve bu gücümüzün önüne ne kapatma davası ne de diğer bir şeyin bunun geçemeyeceğine de çok inanıyoruz.
Fakat iş cumhurbaşkanlığına gelince değişiyor natürel. Zira cumhurbaşkanlığı konusunda farklı bir pozisyonda Türkiye. Toplumun tüm kesitlerine en büyük berbatlığı yapan kişi tarafından bu makam ele geçirilmiş. Erdoğan’ın yarattığı rejim, Türkiye’nin başına bugüne kadar tarihi boyunca gelmiş, en berbat ve uzun müddetli rejim. Darbe idarelerinde bir periyot olurdu, geçiş süreçleri olurdu. Bu kadar berbat birinin temsili karşısında, şöyle yanılgılara düşüyor muhalefet: Bu kadar kötüyken, biz daha az kötüsünü göstersek herkes mecburen takviyeler. Bu müthiş bir şey. Bizim HDP olarak bunu benimsememiz mümkün değil. Biz Erdoğan’a elbette mecbur değiliz, eyvallahımız da yok. Ancak biz Erdoğan’dan daha az makus birini de tercih etmek zorunda değiliz.
Bu bahislerde tavır belirleyecek aday. Şayet aday, bu tavır ve kelamını kamuoyunun önünde ve çeşitli temaslarında ortaya koyarsa, elbette biz takviyemizi de prensiplerimizi ortaya koyarak uzlaşmaya hazırız. Lakin diyelim ki bizi Erdoğan’la, Erdoğan’a benzeri bir aktör ortasında tercih yapmaya zorlarlarsa, biz o berbatların tarafı olmayız. Aday çıkarmayı tartışırız. Zira iki berbatın karşısında bir güzelin bahtı olabilir, Türkiye’de diyoruz.”