Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER), hakkında Bakırköy 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde süren kapatma davasının 28 Haziran’da görülen karar duruşmada, ‘tedbiren’ faaliyetlerinin durdurulmasına karar verildi. Mahkemenin verdiği karar sonrasında 22 Temmuz cuma günü polis, derneğin boşaltılmasına ve sahibi tarafından kiraya çıkarılmasına karşın kapısını mühürledi.
HDP Bahçelievler İlçe Binasında düzenlenen basın açıklamasına gelen Süleyman Yıldız, yere koydu tahta üzerinde namaz kıldı. Cami cemaati ismine kelam alan Yıldız, derneğin kapatılması nedeniyle tahta üzerinde namaz kıldığını, kapatmayı ‘ayıp’ olarak niteledi. Yıldız, “Camimiz açılana kadar tahta üzerinde namaz kılmaya devam edeceğiz” dedi.
‘KAPATMA KARARI VAR LAKİN MÜNASEBET YOK’
DİAYDER üyesi Yusuf İnal, derneğin kapatılmasına reaksiyon göstererek, “Bugün kapatırsanız yarın derneğimizi kuracağız. Vazgeçmeyeceğiz. Yeni bir dernek daha açacağız. Kapatılan derneğin kapatma kararı hukuka uygun değil. Devam eden mahkemede kapatma kararı var lakin münasebeti yok. Biz de biliyoruz ki ne söyleyebileceklerini kendileri de bilmiyor. Ne tüzel ne ahlaki ne insani ne de İslamidir. Bizim derneğimizin kuruluş emeli insanlığa gerçek İslamiyet’i, Kur’an’dan ve sünnetten kaynaklanan, haktan, adaletten kaynaklanan bir İslamiyet’i cemaatimize anlatmak ve bunu herkese gerçek manada bildiri etmek için kurulmuştu. Bir dernek daha açacağız. Yüzüncü kapatma da olsa yüz birinci derneği açacağız. Bu kapatmanın hiçbir hukuksal münasebeti yoktur” dedi.
‘BURADA BİZ HAKKI, ADALETİ VE KARDEŞLİĞİ ANLATIYORUZ’
Derneğin kapatılma nedeni siyasi olduğuna dikkat çeken İnal, şunları söyledi: “Kapatmanın nedeni yalnızca politiktir. Siyasal hizmete hizmettir. Bildiğimiz gerçek İslam değil, Kur’an’dan koparılmış devletin şemsiyesi altına konulmuş bir din Allah’ın dini değildir. Size daha ucube bir şey anlatayım. Derneğin kapatıldığını anlaşıldığında daire boşaltılmış. Dernekle ilgisi olmayan bir yerdi. Özel mülkiyettir. Mülk sahibi daireyi bir emlak şirketine kiraya vermesi işin vermiş. Afişini de asmış. Gelip burayı mühürleyeceklerini söylediler. Buranın özel mülkiyet olduğunu söyledik. Hatta raporlarına bile dernekle ilgili rastgele bir bulguya rastlamadıklarını yazdılar. Öbür yerden direktif almışlar tüm ısrarlara karşın mühürlediler. Orası bir mescittir. Burada biz hakkı, adaleti ve kardeşliği anlatıyoruz. Dünya tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Bunlar özel mülkiyet hakkına tecavüz ederek mühürlediler. Artık söz bulamıyoruz. Literatürde yeni bir lisan gerekiyor bunun tabir edilmesi için. Tüm dünya huzurunda kınıyoruz. Daha güçlü bir halde bu hizmeti sürdüreceğiz.”
‘HERKES BARIŞ İÇİN UĞRAŞ ETMELİ’
Gazi Cemevi Lideri Hıdır Karataş, barışın var olabilmesi için herkesin gayret etmesi gerektiğini söyledi: “Artık bu ülkede inancın dahi özgürce yaşamsallığını bulamadığı noktaya geldi. Bunu şiddetle kınıyoruz. Bu ülkedeki hukukun, kardeşliğin olması noktasında bütün uygar hamasetimizi gösterip bu ülkenin demokratikleşmesi noktasında elimizden geleni yapacağız. Son devirlerde gitgide diktatörleşen bir idare biçimiyle karşı karşıyayız. Bu ülkedeki barışın var olabilmesi için herkesin kendi cenahında çabasını vermek üzere bir mecburiliği var. DİAYDER’in tek sıkıntısı inancımızın hoşluklarını açığa çıkarmak noktasında gayret ve uğraş sarf etmektir. Lakin bu bile engellendi. Biz Alevi yurttaşlarımız olarak el ele bu antidemokratik uygulamalara karşı gayret vereceğimizi söylüyoruz.”
‘ İKTİDARDA YER ALANLAR YARIN ÇOCUKLARI ÖNÜNDE UTANÇ İÇİNDE OLACAKLAR’
Doğu ve Güneydoğu Dernekleri ismine konuşan Tuncay Gökçe, DİAYDER’in çalışmalarını benimsediklerini ve birlikte uğraş edeceklerini söyledi: “Sürekli yan yana durduklarını ve bundan sonra da yan yana durmaya devam edeceğiz. İktidarın yarattığı endişe ve kaos ortamının bir gün sona erecek. İktidarda yer alanların yarın çocukları önünde utanç içinde olacaklar. İktidar inanç kurumlarına saygısızlık yapıyor. Bunu yalnızca DİAYDER’e yapılmış bir akın olarak görmüyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar bu uğraş devam edecek. Bu ülkede demokratik bir biçimde yaşayacağımız güne kadar uğraş etmeye devam edeceğiz. Kürt halkına, lisanına ve inancına atak var. Bayan cinayetleri sınır safhada. Sanatkarlarımızın konserleri yasaklanıyor. Toplumumuz artık uyanmalı ve yan yana durmalı. Bizim siyasetçilerimiz, iradelerimiz zindanda. Kurumlarımız kapatma ile karşı karşıya. Milyonlarca insanımızın iradesi HDP de kapatma ile karşı karşıya. Bunlar her biri birbirinin halkası. Kesinlikle lakin kesinlikle biz kazanacağız. Direnenler kazanacaktır.”
‘HERKESİN DİAYDER’İN YANINDA OLMASI LAZIM’
HDP İstanbul Vilayet Eşbaşkanı İlknur Birol ise şunları söyledi: “Dile, inanca ve kimliğe bir taarruzdur. Her bir çalışmayı kendi rengine boyama durumu var. Açık ki halka, kendi dışındaki inançlara, kimliklere düşmanlık ve kendilerinin belirlemediği tüm alanlara düşmanlığın son halidir bu hücum. Bu hikaye yeni başlamadı. Birçok dernek üyesi cezaevinde. Derneğe yöneltilen hiçbir suçlamanın desteği yok. Devletin bu aksiyonunun manası nedir? Demokrasi dışı, faşizan bir uygulamadır. İnanç özgürlüğünü savunuyoruz. Bütün kimliklerin özgürlüğünü savunuyoruz. Tek bir mezhebi ya da inancı hakim kılıp başkalarının yok sayma ile barışın olacağını düşünmüyoruz. Bütün herkesin DİAYDER’in yanında olması lazım. Onların onurlu uğraşının yanındayız. Bundan sonra devam edecek uğraşının yanındayız. Bu ülkenin gerçek rengi bu faşizan iktidarı yekle yeksan edecektir. Çok kısa bir müddet sonra yargı önünde hesabını vereceklerdir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.”