Muğla’nın Menteşe ilçesi Karabağlar Yaylasında iki yıl evvel Cemal Metin Avcı tarafından boğulduktan sonra varile konularak üzerine akaryakıt dökülerek yakılan ve akabinde üzerine beton dökülen Pınar Gültekin cinayeti davasına haksız tahrik indirimi kararı damgasını vurdu.
20 Haziran 2022’de karara bağlanan yabanî cinayetle ilgili Cemal Metin Avcı’nın avukatı Ali Abdullah Erinan’ın basın açıklaması şöyle:
“Öncelikle belirtmek isteriz ki; Yargı süreci boyunca ve karardan sonra bu vakte kadar açıklama yapmamamızın nedeni devam eden yargı sürecine halel gelmemesi içindir. Lakin görüyoruz ki tarafımızca açıklama yapılmadıkça palavra yanlış haberler ve yönlendirme ile farklı algılar yaratılmaktadır. Bu nedenle işbu açıklamayı yapma zarureti hasıl olmuştur.
Pınar GÜLTEKİN belgesi Özgecan ASLAN evrakı ile kıyas edilmemelidir. Yaşanan her olayı başka farklı pahalandırmak zorundayız. Elbette ki biz aksiyonun sonucunu tasvip etmiyoruz. Lakin şu algının değiştirilmesi gerektiği kanaatindeyiz; vefatın lisanı, dini ve ırkı olmaz. Vefatın bayanı ve erkeği de olmaz. Vefat tüm kimliklerden ari’dir. Bu nedenle bayan yahut erkek biçiminde nitelendirmemeliyiz. Bu hususta yargının üzerinde ne kamu ne de basın istikametinden bir tesir olmaması gerekir ki adalet hakikat tecelli edebilsin. Halkımızın hakikat bilgilendirilmesi, olayı hakikat formda bilinmesinde yarar görmekteyiz. Basında ve toplumsal medyada olaylar çarptırılmış olup palavra yanlış bilgilerin servis edilmesi sonucu ne yazık ki halkımız tarafından linç kampanyası başlatılmıştır. Olayın temelini bilmeden yalnızca kulaktan dolma yanlış bilgilerle, yorum ve taraflı açıklamalar ile toplum önünde açıklama yapılmamalıdır.
Zira bu yanlış bilgiler halkımızda bilgi kirliliğine ve belgede ismi geçen bireyler üzerinde baskılara neden olmaktadır.
Vekili olduğumuz belge ile ilgili basına gerçek bir bilgiler vermek isteriz:
1) Öncelikle Pınar GÜLTEKİN hayatta iken yanarak ölmemiştir. Bu konu 30.10.2020 tarihli İstanbul İsimli Tıp Kurumu 1. İsimli Tıp İhtisas Konseyi raporu ile sabittir. Tekrar 17.06.2022 tarihli Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi İsimli Tıp Uzman Heyeti Raporuna nazaran maktul Pınar GÜLTEKİN’in hayatta iken yangına maruz kalmadığı İLMEN tespit edilmiştir. Tüm bunlara ve belgede bulunan ayrıca kanıtlara dayanılarak Mahkemece Pınar Gültekin’in yakılarak öldürülmediğine, olayda canavarca hisle ve eziyet çektirerek vefat olayının GERÇEKLEŞMEDİĞİNE kanaat getirilmiştir. Lakin yanlış yönlendirme ile bu konu basın önünde maktulün kesin bir formda yanarak öldürüldüğü formunda palavra bilgi ile servis edilmiştir.
2) Müvekkil Cemal Metin AVCI’nın maktulün peşini bırakmadığı savı da gerçeği yansıtmamaktadır. Tam bilakis maktul, Cemal Metin AVCI’nın peşini bırakmamış kendisini maddi ve manevi olarak şantaj ve tehditle daima sömürmüştür. Maktulün kardeşi S.G.’in kolluk huzurunda vermiş olduğu beyanında maktul Pınar Gültekin’in Cemal Metin AVCI’yı tehdit ettiğini açıkça beyan etmiştir. Hatta tehdit ve şantajla müvekkilden alınan paralar maktul tarafından maktulün kendi aile bireylerine dahi gönderilmiştir. BU KONU EVRAKA GİREN MAKTULÜN HESAP HAREKETLERİ İLE MAHKEMECE DE TESPİT
EDİLMİŞTİR.
Yine Maktulün konut arkadaşı olan C.T beyanında müvekkilim Cemal Metin Avcı’nın Maktul Pınar Gültekin tarafından daima olarak tehdit ve şantaja maruz bırakıldığı, haksız paralar alındığı mahkeme kayıtlarına şerh edilmiştir.
3) Cemal Metin AVCI, daima olarak maktul tarafından tehdide ve şantaja maruz kalmış ve son güne kadar maddi – manevi olarak önemli bir halde sömürülmüştür. Artık sömürülecek ve maktulün menfaat temin edeceği bir şey kalmayınca müvekkilin şuuru kapatılmak suretiyle beden bütünlüğüne, vücuduna halel getirilerek (müvekkilin mahkeme huzurundaki beyanından da anlaşılacağı üzere) ne acıdır ki vekil eden iğfale maruz bırakılmıştır. Buna ait fotoğraflar maktul tarafından daima olarak Cemal Metin AVCI’ya karşı tehdit ve şantaj ögesi olarak kullanılmıştır. Maktul elinde olan bu kayıtlar ile daha büyük menfaatler elde etmek için kimi şahıslardan akıl almaya çalışmıştır. Şimdi maktul kayıp iken bir işletmeci ile kolluk vazifelisi ortasında 20.07.2020 tarihinde geçen konuşmada “elinde Muğla’daki bir işletmeciye ilişkin imajların var olduğunu, bu imgeleri yayınlarsam biter bu, para istesem demişti” halinde yazışmalar olduğu sabittir. Mahkeme evrakında mübrez bulunan banka hesap hareketleri ile işbu imajlara ait yazışmalar, Maktulün kardeşi ve konut arkadaşının beyanları bir ortada değerlendirdiğinde maktul, Cemal Metin AVCI’yı tuzağa çekerek kendisinden tehdit ve şantaj ile haksız olarak menfaat elde ettiği açıktır. Bu baskılar altında Cemal Metin AVCI, maktulün istediği paraları her kezinde vermek zorunda kalmıştır. Bitmez tükenmez istekler karşısında maddi ve manevi olarak zora düşen Cemal Metin AVCI son olarak maktul ile konuşup elinde bulunan manzaraları almak istemiş fakat maktulün devam eden haksız tahrikleri karşısında bir anda kelam konusu aksiyon vuku bulmuştur.
4) Ortada cinayete ait rastgele bir bulgu yokken müvekkil her şeyi itiraf ederek ve yer göstererek olayın açığa çıkmasını sağlamıştır. Şayet müvekkil itiraf etmeseydi epey vakit yalnızca kayıp bir beşerden bahsedilecekti ve bu formda de kalacaktı. Olayı itiraf eden yer gösteren vicdani sorumluluk hisseden bir kişinin canavarca hisle ve eziyet çektirerek bir insanı öldürmesi de mümkün değildir. Gerçekten evrakta bulunan raporlar ve kanıtlar doğrultusunda da canavarca his ve eziyet çektirmek suretiyle cürmün işlenmediğine kanaat getirilmiştir. Müvekkil geçmişinde rastgele bir suça karışmamıştır. Cürüm işlemeyi kendisine alışkanlık haline getirmiş bir kişi olmadığı üzere suça yatkınlığı da yoktur. Kendisi ve aile yapısı prestiji ile de yaşadıkları yerde örnek gösterilen kişidir.
Toplumun şunu bilmesini istiyoruz; kameralar önünde oluşturulmaya çalışılan algı ile duruşmalar esnasında ortaya çıkan gerçekler tıpkı değildir. Ayrıyeten Sayın Cumhurbaşkanımız ve Bakanımıza belgeye müdahale etmesi konusunda davette bulunmak BAĞIMSIZ VE ADİL YARGIYI etkileme, tahakküm altına alma ve sabote etme teşebbüsüdür. Türk Mahkemeleri ve
Yargı Mensupları tüm otoritelerden bağımsız olduğunu bir defa daha hatırlatmak isteriz. Bu hususta tüm kamuoyunu tarafsız bir formda olayın aslını öğrenmeye ve devam eden yargı sürecini sabır ve sükunetle beklemeye davet ediyoruz.”