DUVAR – İsveç’te yaşayan itirafçı Abdülkadir Aygan’ın sözünün alınamaması Musa Anter ve Ayten Öztürk cinayet davalarının vakit aşımı gerekçesiyle düşmesine neden oldu. Adalet Bakanlığı’nın 7 yıldır Aygan’ın tabirini almak için yaptığı yazışmalardaki kolay yanlışlara dikkat çeken Birgün gazetesi muharriri Ayça Söylemez, JİTEM davası ile dalga geçildiğini tabir etti.
Ayça Söylemez’in “Bakanlık JİTEM davası ile dalga geçti” başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Geçen hafta Ankara’da tekrar görülen JİTEM ana davasının 5’inci duruşmasını izledim. Heyet lideri kelama yeniden Aygan’ın tabirinin alınamadığını söyleyerek başladı. 7 yıldır olduğu üzere. Davanın sonucu da beklendiği üzere oldu, Musa Anter ve Ayten Öztürk cinayetleri istikametinden dava zamanaşımından düştü.
Bu sonucun sebeplerinden biri, Aygan’ın tabirinin, mahkemece resmi olarak 7 yıldır alınamamasıydı.
Yeri yurdu bilinen bir failin, birkaç günlük yazışma sonrası SEGBİS ile alınabilecek tabirini alma uğraşı, 2015 yılında başladı. Mahkeme, Adalet Bakanlığına söz alma süreçleri için yazı yazdı.
9 Kasım 2015 tarihli 5’inci duruşmada mahkeme, ‘Aziz Turan hakkında Adalet Bakanlığı Milletlerarası Hukuk ve Dış Bağlantılar Genel Müdürlüğüne gönderilen müzekkeremize şimdi yanıt verilmediği…’ bilgisini verdi.
21 Aralık 2015’teki bir sonraki duruşmada saçmalıklar silsilesinin birincisi yaşandı: Adalet Bakanlığı, İsveç maddesine nazaran Aygan’ın SEGBİS’le bağlanması için isteğinin alınması gerektiğini ve mahkemenin istek almadığı için talebini yerine getiremediğini bildirdi.
Mahkeme de Aygan’ın aslında İsveç’te olduğunu, kendisinin ‘rızasını alamayacağını’, söz öncesi İsveç’te isteğinin alınabileceğin yazdı.
Aradan 2 yıl, 8 duruşma geçti. Mahkeme her duruşma Adalet Bakanlığına tabir süreci için yazı yazdı.
7 Haziran 2017’de Bakanlık cevap verdi: Siz soruları yazılı gönderin, bir de o denli deneyelim…
Mahkeme tamam, dedi lakin Bakanlık bu cevabı da görmezden geldi.
Aradan 12 duruşma geçti. 19’uncu duruşmada Aygan’ın avukatından cevap geldi, ‘tutuklanmama garantisi verilirse mahkemeye gelip tabir verecekti’. Mahkeme tekrar Adalet Bakanlığı’nı bekleme kararı aldı.
Ancak ortadan geçen onca duruşmada Bakanlık yazılan müzekkerelerin hiçbirine cevap vermedi.
Yıl 2021. Mahkeme birinci talepten 6 yıl sonra sanığı hatırladı, Kırmızı Bülten çıkarılmasını istedi. Bu ortada tek öğrenebildiğimiz, Aygan’ın isminin İsveç Devleti yazısına nazaran resmi olarak Cemil Kadir Aygan formunda değişmiş olduğuydu. Kırmızı Bülten ise çıkarılmadı.
Yıl 2022. İsveç’ten cevap geldi: Adalet Bakanlığının söz süreci için yazdığı talep yazısında eksiklikler var, bu biçimde talebi sürece koyamayız. Eksiklikleri tamamlayarak tekrar istekte bulunun.
İsveç’in bahsettiği eksikler neydi? Örneğin, Bakanlık, tabirini istediği kişinin ismini kimlikteki resmi adıyla
(Aziz Turan) değil, kod ismiyle, yani Abdülkadir Aygan olarak bildirmişti. İsveç de haliyle, ‘Burada o isimde biri yok’ dedi.
Diğer eksiklik, dokümanların tercümelerindeydi. İsveçli yetkililer, İsveççe’ye düzgün çeviri edilmeyen evraklarda ne yazdığını anlamadı.
Bir diğeri, Aygan’a yöneltilen suçlamanın, yani neden sözünün alınmak istendiğinin İsveç makamlarına bildirilmemesiydi. Yani, evrakın en kıymetli kısmı eksikti. Zati artık eksik dokümanları tamamlamaya da gerek kalmadı, zira ortada bir dava kalmadı.” (YAZININ TAMAMI)