İstanbul’da hekimlik yapan ve tüm ailesi Gazze’de bulunan Filistinli tabip Emin, Gazze’de yaşananları, bölgeden irtibat kurduğu bireylerin kendisine aktardığını ve bilhassa tıbbi bahiste yaşanan büyük zorlukları AA muhabirine anlattı.
Emin, “Ben Gazzeliyim. Tüm ailem Gazze’de şu anda. Annem, kardeşlerim, babam merhum, tüm akrabalarım, yeğenlerim, kuzenlerim ve arkadaşlarım orada. Benim çocukluğum, gençliğim, hepsi de Gazze’de geçmiştir. Filistin halkı, benim halkım ve Gazze kenti benim kentim.” dedi.
İsrail’in hücumları sebebiyle ailesinin birtakım fertlerinin hayatını kaybettiğini söyleyen Emin, “Gazze’de ölen herkes bizim şehidimizdir. Akrabalarımdan, ailemden şehitler de var, yaralılar da var. Konutlarımızın bombalanmış olduğunu öğrenmiş durumdayım. Birinci savaş değil bu. Evvelki savaşlarda da tıpkı biçimde konutlarımız bombalanmıştı, şehitlerimiz, yaralılarımız vardı.” tabirlerini kullandı.
“ÇOCUKLARINA ŞEHADET GETİRTEREK YATIRIYORLAR”
Emin, Gazze’de irtibatta olduğu tanıdıklarının kendisine anlattıklarını aktardı.
Savaşın birinci günlerinden beri ailesiyle ve arkadaşlarıyla irtibat kurmaya çalıştığını lakin sağlıklı bir irtibat sağlayamadığını belirten Emin, şunları söyledi:
“Her vakit bildiri yazamıyorlar. Her vakit konuşamıyorlar. Telefonlarını daima açık tutamıyorlar. Elektrik yok, şarj edemiyorlar, internet yok. Bombaların altında yaşadıklarından ötürü doğal bir hayat süreci yok orada. Haliyle onlardan aldığım bilgiye nazaran, hayatları olağandışı derecede ve önemli külfet içerisindeler, endişe içerisindeler. Hayat garantileri hiçbir yerde yok. Kimse bulunduğu yerde inançlı olduğunu hissetmiyor. Herkes her an her şey yaşanabilir fikriyle her gece yatmadan evvel, şayet yatıyorlarsa, şehadet getirerek yatırıyorlar. Çocuklarına şehadet getirterek yatırıyorlar. Sorunları aslında tüm dünya görmektedir. Ben şunu da görüyorum, orada yaşayan Filistinliler buna karşın Allah’a inanıyor ve güveniyor ve orada ne yaşanırsa yaşansın ‘Biz kendi toprağımızdan, memleketimizden bir yere de gitmek istemiyoruz’ tabirlerini tüm dünyaya iletmemizi istediklerinden ötürü ben bunları iletiyorum.”
“İLKEL YOLLARLA TEDAVI ETTİKLERİNİ DUYMAKTAYIZ”
Gazze’de faal olarak vazife yapmakta olan hekimlerle irtibatta olduğunu söyleyen Emin, Türkiye vatandaşı olup orada vazife yapmakta olan hekimlerin da bulunduğunu ve kuralların anlatılamayacak derecede makus olduğunu belirtti.
“Hastanelerin felç olduğunu” vurgulayan Emin, şöyle devam etti:
“Kapasitenin çok çok üstünde hasta var. Hiçbir yerde imkanları kalmadığından artık ilkel tekniklerle tedavi ettiklerini duymaktayız. Ameliyathanelerin kuralları artık çok makûs. Sterilizasyon sıfır durumda, zira daima yaralı geliyor. Ağır bakım üniteleri çok sıkıntı durumda. Elektrik yok, yakıt yok. Hastanelerin kapatılması gerektiğini düşünmek zorundalar zira yakıt olmayınca, elektrik olmayınca hastalara hizmet veremiyorlar. Gazze’de 5-6 hastane kapatıldı zira ellerindeki yakıt bitti ve hastane etkin durumda değil. Birtakım hastanelerin vurulduğuna herkes şahit oldu. Bir hastanenin canlı yayında ya da insanların gözü önünde vurulduğunu gördük fakat o tek hastane değil. Yaklaşık 5 hastanenin vurulduğu haberini almış durumdayız.”
“AMELİYATLARI NARKOZSUZ YAPTIKLARINI ÖĞRENDIK”
Emin, birçok sıhhat işçisinin İsrail hücumlarında hayatını kaybettiğini ve tüm sıhhat çalışanının ailesinden ve akrabalarından kayıplar olduğunu aktardı.
Böyle savaşları ülkeler kaldıramazken yıllardır abluka altında olan Gazze’nin bu kurallarla gayret etmeye çalıştığını belirten Emin, şunları kaydetti:
“Yaralara pansuman yapabilmek için, sterilizasyon yapabilmek için kullanmaları gereken tıbbi gereçler yerine sirke kullandıklarını öğrendik. Şu anda narkozsuz bir biçimde dikiş attıklarını öğrendik. Ayakların kesilmesi gerektiği anda, ampütasyon dediğimiz ameliyatları narkozsuz yaptıklarını öğrendik. Bunu çocuklara da yapmak zorunda kaldılar. Çocuklara, ‘Böyle kahramansın, dayanacaksın, yapacak öbür bir şey yok’ deyip motivasyonla, önemli, ağır, kimsenin kaldıramayacağı ameliyatlar ve cerrahi müdahaleler yapılmakta olduğunu öğrendik.”
Emin, memleketler arası örgütlerin hali hakkında “Bu acizlik kimseye yakışmıyor. Bu tepkisizlik hiçbir beşere yakışmıyor. İnsansak şayet her yerde ölen insanların yanında durmanız gerekiyor. Şayet bu türlü bir misyonu güdüyorsak ve sıhhat hizmetlerini her yere ulaştırmamız gerekiyorsa, milletlerarası sıhhat örgütleri ve memleketler arası hukuk örgütlerinin Gazze’de yaşananların karşısında sessiz kalması anlaşılamaz.” sözlerini kullandı.
Yaşananlar karşısında herkesin insanlığını sorgulamak zorunda olduğunun altını çizen Emin, “Bu vahşeti herkes görüyor. Herkesin bir şeyler yapması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Nerede olursa olsun, yalnızca Gazze için değil, beşerler insanlığını ispatlamalı. Maalesef Gazze’de insanlık imtihanda kalmıştır.” dedi.
Emin, Gazze’de 50’ye yakın ailenin tüm ferlerini kaybetmesi sebebiyle kimi soyadlarının uygar arşivden silindiğini belirterek soyadları silinmesin diye bir ailenin tüm fertlerinin birebir meskende kalmadığını ve akrabalarının konutlarına dağıldığını anlattı.
İsrail bombardımanında yıkılan kimi binaların enkazlarında hala hayatta kalanlar olduğunu lakin bombardımanın devam etmesi ve arama kurtarma ekipmanı eksikliğinden ötürü insanların kurtarmaya gidemediğini söyleyen Emin, “Kardeşin orada, çocuğun orada, kızın orada lakin gidip kurtaramıyorsun. ‘Gidersen öleceksin’, diye tutanların var.” diye konuştu.
Emin, “Oradakiler şu anda gözyaşı dökemiyorlar. Yani isteseler de dökemiyorlar. Zira herkes tıpkı kurallarda, acı içerisinde. Kimse kimsenin karşısında artık gözyaşı dökemiyor. Artık bu durumu kabullenmiş durumdalar.” dedi.
Gazze’nin özgürlük isteğinin bedelini ödediğini kaydeden Emin, oradaki insanların çok önemli pahalar için bedel ödediklerini vurguladı.
