Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Kadir Şeker ve yakınları, maktul Özgür Duran’ın ailesi ile taraf avukatları katıldı.
İddia makamı bozma ilamına uyulmasını istedi.
Duruşmada Şeker ile müştekiler ve taraf avukatlarına kelam verildi.
Sanık Şeker, “Ben oraya bayanın yardıma muhtaçlık duyduğunu düşündüğüm için gitmiştim. Bıraksaydı, konutuma gidecektim. Yanından uzaklaşmışken maktul bana saldırdı, boğazıma sarıldı. O an şuurumu kaybedeceğimi düşündüm. Olay nedeniyle pişman ve üzgünüm. Tahliyemi talep ediyorum.” tabirlerini kullandı.
Yargıtayın bozma ilamını kabul etmeyen Duran ailesinin avukatları, kelam konusu olayın toplumsal medyada “kadına şiddet vakası” olarak değerlendirildiğini lakin somut olayda bayana şiddetin bulunmadığını tez etti.
Duran ailesi avukatları, Şeker’in cezasında indirim yapılmamasını ve en ağır formda cezalandırılmasını talep etti.
Maktul Özgür Duran’ın annesi Mübeyyen Güner de “Sanığın en ağır halde cezalandırılmasını istiyorum. Ben devletime güveniyorum. Bu çocuk hatasız olsaydı ben onu kendi ellerimle kurtarırdım. Ben evlat acısı çeken bir anneyim.” dedi.
Kadir Şeker’in avukatlarından Konya Barosu Lideri Mustafa Aladağ ise Duran ailesine başsağlığı dileyerek, olay tarihinde 19 yaşında olan Şeker’in kabahati, anın ve maktulün yarattığı endişe ve panik durumu içerisinde işlediğini savundu.
Aladağ, Şeker’in 3 yıla yakın müddettir cezaevinde bulunduğu belirterek, infaz kararları ve cezaevinde bulunduğu mühlet göz önüne alınarak tahliye edilmesini istedi.
“ŞEKER, CEZAEVİNDEYKEN GAZİ ÜNİVERSİTESİ FİZİK KISMINI KAZANDI”
Şeker’in avukatı Emrah Daylan da “Müvekkilim cezaevinde bulunduğu süreçte üniversite imtihanına girmiş, Gazi Üniversitesi Fizik Kısmını kazanmıştır. Şayet tahliye edilirse tahsiline devam edebilecektir. Tahliyesini ve ‘haksız tahrik’ indiriminin en üst huduttan uygulanmasını talep ederiz.” diye konuştu.
İddia makamı duruşmada açıkladığı mütalaasında Şeker’in “haksız tahrik altında taammüden öldürme” hatasından cezalandırılmasını, “haksız tahrik” indiriminin en üst sondan uygulanmasını ve Şeker’in tahliye edilmesini talep etti.
Duran’ın avukatları mütalaaya itiraz ederek, Şeker’e en üst sondan uygulanacak indirimin, bundan sonra yaşanacak “haksız tahrik” oranı daha yüksek sayılabilecek olaylarla ilgili karar verilirken yanlışa sebebiyet vereceğini öne sürdü.
Mahkeme heyeti, Şeker’e “haksız tahrik altında taammüden öldürme” cürmünden 13 yıl ceza verdi. Cezası “iyi hal” indirimiyle 10 yıl 10 aya düşürülen Şeker’in, tutukluluğunun devamına karar verildi.
“TAHLİYEYİ YARGITAY’DA ALMAYA ÇALIŞACAĞIZ”
Davanın akabinde Konya Adliyesi önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan sanık avukatı Emrah Dalyan, mahkemenin “haksız tahrik” indirimini en üst sondan uygulamadığını belirterek, “Dosya şu anda Yargıtay’a gidiyor. Biz tahliyeyi Yargıtay’da almaya çalışacağız.” dedi.
Şeker’in babası Cengiz Şeker de oğlunun yasal müdafaa yaptığını lakin olayın “kasten adam öldürme”ye çevrildiğini, kararı kabul etmediklerini aktardı.
OLAY
Kadir Şeker, 5 Şubat 2020’de merkez Selçuklu ilçesi Kosova Mahallesi’ndeki parkta duyduğu tartışma sesleri üzerine bir bayanın şiddet gördüğünü düşünmüş, çifti ayırmaya çalışmıştı.
Bu sırada Özgür Duran’ın kelamlı ve fiziki müdahalesiyle karşılaşan Kadir Şeker ile ortasındaki boğuşma sırasında aldığı bıçak darbesiyle yaralanan Duran, hastanede hayatını kaybetmişti.
Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanan Şeker’e, “kasten öldürme” hatasından müebbet mahpus cezası verilmiş, Şeker’in cezası “haksız tahrik” nedeniyle 15 yıla, “iyi hal” indirimiyle de 12 yıl 6 aya düşürülmüştü.
Şeker’in avukatlarının itirazı üzerine evrak Yargıtay’a gitmiş, Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Kadir Şeker’e verilen mahpus cezasının temyiz istemiyle ilgili inceleme yapmıştı.
Yargıtay 1. Ceza Dairesince inceleme sonrası, Türk Ceza Kanunu’nun 29. unsuru uyarınca yapılan uygulama sırasında tahrikin derecesi ve yoğunluğu da gözetilerek azami hadde yakın bir indirimle cezanın belirlendiği, 12 yıl 6 ay mahpus cezasına çarptırılan Şeker hakkında daha fazla indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmedildiği belirtilmişti.